İNSANLIĞIMIZ GÜNEŞTE KALMIŞ YAĞ GİBİ ERİYOR!
İnsanlığımız, Müslümanlığımız her geçen gün maalesef güneşte kalmış yağ gibi eriyor!
Her birimiz 10–20 yıl öndeki insanlığımıza, Müslümanlığımıza bir bakabilsek belki de biraz kendimizi düzeltme yollarını arayacağız.
Fakat hep yarınlarımıza ve günlük çıkarlarımıza menfaatlerimize önem verdiğimizden günden güne insanlığımızı kaybediyoruz.
Mesela 20 yıl önceki insanlığımız daha vefakâr, cefakâr, fedakâr dostluklar daha samimiyken, alışverişler daha güvenliydi.
Sevgi, saygı, güven daha fazlaydı.
Öncelikle komşuluklar, akrabalıklar, dostluklar şimdiki kadar menfaatlere dayalı değil idi.
Bir komşumuzun, dostumuzun, akrabamızın hastalığında, darlığında ya da benzer sıkıntılarında öncelik yardım etmek olurdu.
Şimdi ise en yakınlarımızı sıkıntıya sokarak, onları kullanarak mal mülk edinme yolunu tercih eder hale geldik.
Eskiden israfsız, az tüketip çok üretmeye çalışırdık.
Şimdi az üretip çok tüketmeyi kar sanıyoruz.
Eskiden birbirimizi sever, sayar, değer verirdik.
Kazancı meşru olmayanlardan uzak kalırdık.
Onlara değer vermez, onları basit insanlar olarak görürdük.
Şimdi değersiz mal için mallaşanlara, yalakalıkla samimiyet kurmayı marifet sayıyoruz.
Bu durumu etrafımıza bakın “Ben kimlerle birlikteyim ?” diyerek hava atacak kadar hafifleşebiliyoruz.
Maalesef bu hafifleşmeyi göremediğimiz gibi bunu uyanıklık, üstünlük sanacak kadar basitleşebiliyoruz.
Eskiden makam-mevkii ve kendi çıkarları için eğilen insanlara menfaatçi, çıkarcı, basit, kişiliksiz insanlar derdik.
Şimdi onlara bey, ağa, paşa diyerek nerdeyse basit kişileri ödüllendirerek onların daha da basitleşmesine sebep oluyoruz.
Aslında kendimizden çok şeyler kaybediyoruz ama farkına bile varamıyoruz.
Bu durum toplumumuzu yanlışa itiyor ve yanlış insanları doğru, akıllı sanıyor.
İyi niyetli, dürüst, karakterli kişileri aptal-salak sanacak kadar cehalet içerisindeler.
Ve ne kadar cehalet içerisinde olduklarını fark edemeyecek kadar cehalet içerisindeler.
Aslında bir kişinin akıllı, kişilikli, karakterli olduğunun en güzel ispatı elinde imkân varken onu kullanmayanlardır.
O imkanlar elinde olmadan hiç bir şey başaramamış insanlar, eline imkan geçince ondan istifade ederek çıkarlarına menfaatlerine kullanarak
Zenginleşenler aslında basit kişilerdir.
Ellerine imkan geçince almış yürümüş kişiler etrafına ve makamına bir şey kazandırmamış, makam onlara çok şey kazandırmış demektir.
Eskiden makamına ve etrafındakilere faydalı olanlara değer verilirdi.
Şimdi maalesef makamdan imkândan menfaat sağlayanlara değer verilir hale gelindi.
Aslında biz neye, nasıl bakarsak o öyle olur.
Eskiden insana insan gibi bakıyorduk insanlık değerlerimiz daha fazlaydı.
Şimdi insana madde gözüyle bakıyoruz insanlarımızda maddeleşti.
Kısaca dini konuda da birkaç kelam etmek istiyorum.
20 yıl önceki Müslümanlara bakıyorum kazandıklarıyla dine yardım ederlerdi.
Maddi anlamda yardım edemeyenler bedenen hizmet ederek yardım ederlerdi.
Bugün ki Müslümanlığımıza bakıyorum dini yerleri mevki, makam, çevre edinme, saygınlık kazanma ve pazar bulma yeri gibi görür hale geldik.
Eskiden kendi kazandıklarımızdan etrafımıza ve dini hizmetlerimize yardımcı olurduk.
Bugün cemaatlerimizden, makamlarımızdan ve dini alanlarımızdan elde ettiğimiz güçle yaptığımız yardımı bile ben yapıyorum der hale geldik.
Eskiden okullar, kurslar, yurtlar, camiler yaparken bunları biz yapıyoruz diyemezdik.
Hatta bugün benim cemaatimden, partimden, vakfımdan değilsen yardım yok demeyi İslam ahlakı sanıyoruz.
Özet olarak ben sadece bu yazıyı okuyan kardeşlerime şunu ifade etmek istiyorum;
Her bir kardeşim 10–20 yıl önceki haline baksın insanlığına, müslümanlığına ve bugün ki haline baksın kendisini ona göre değerlendirsin, şekillersin İNŞALLAH
Yazar : HASAN HÜSEYİN TALAS