İnsanın evi, çocukluğu
her insan biraz çocuktur, büyümemiş bir yanı kalmıştır elbet, belki bir ömür göğsümüzde taşıyacağımız hatıralar bizi hiç bırakmayacak, belki onlar olmasa hayatın bir anlamı olmayacak.
ne kadar hüzünlü bile olsa hatıralarımız anlam kalmıyor mu hayata. bugünü yaşarken dünü unutacaksak hemen, unutulmaya layıksa tüm hatıralar, ne anlamı olurdu ki. Hiçbir anlamı olmazdı. bu yüzdendir gözlerimizi ıslatan hatıraların bile bizi hayata daha çok bağladığı. bu yüzdendir hatıralarımızın en çok bizim olduğu.
işte bu hatıralar içinde en çok çocukluk hatıraları mutlu eder galiba insanı. veya en çok o günleri özler insan. Üç tekerlekli bisiklete bindiğimiz günler. ne çabuk geçmiştir. zaman nede çabuk akıp gitmiştir. şimdi sisli bir dağın yamacında bakar gibi bakıyoruzdur çocukluğumuza. ve bazen ilginç detayları unutmayışımız hafızamızın kuvvetli olması mıdır yoksa hatıraların kuvvetli olmasından mı ?
okula gidiyoruzdur, bakkaldan leblebi tozu aldığımız günler. şarkı nedir bilmiyoruzdur. güneşli sabahlar vardır tatil günlerinde. karlı sonbaharlar kışlar vardır sobaların etrafında geçilen. mahallede top koşturduğumuz günler vardır, sabahtan akşama kadar sokakta çocuk sesleri arasında oyunlar oynadığımız.
hepsi birer birer kayda geçmiştir, zamanı gelince belirecektir zihinde. bir an hiç beklemediğiniz bir zamanda çocukluğunuz size merhaba der. ve siz sanki yeni tanışıyormuş gibi bir heyüla içinde koşturmaca içinde onu karşılayacak vakit bulamamışsınızdır. unutmak ne kötüdür çocukluğunu, hatırlamak ne güzeldir. oynamak ne güzeldir akşamlara kadar sokaklarda. koşturmak taştan kalelerin arasında. düşmek sızlanmak, sonra yaraların sarılması, üç gün evde hasta yatmak, özlemek sokağı arkadaşları. ne güzeldir hatırlamak o günleri.
insanın evi çocukluğudur der bir şair. ziya Osman saba diye hatırlıyorum. telefon yok tv yok radyo var kalorifer yok soba var, muhabbet var sohbet var. sığınacağımız limanımızdır belki. belki en güzel yıllarımızdır.
önlükle okula gidilen yıllar, sabah erkenden kalkıp okula hazırlanma telaşı, okumayı sökmeye çalışmalar, toplamada onluk hesabını öğrenmeye çalışmalar, komşudan neden bir onluk aldığımızı kavramaya çalışmalar.
bilyelerle veya namıdiğer cıncıklarla üçgen oynamalar. bisikleti öğrenirken kaldırım kıyısından sürmeler.köye gittiğinde apayrı maceralar. atlara binmeler atlardan düşmeler. tarlalarda kertenkele kovalamalar. cırcır böceklerinin sesinde ev ziyaretlerine gitmeler, ev ziyaretlerinden gelmeler. ve çocukluk olduğu için karanlıktan korkmalar.
herşeyi duyumsar insan. herşeyi apayrı bi zenginlik içinde duyumsar. ve çocukluk şairin dediği gibi insanın evidir. insan buraya sığınır hayatın yalpalı yollarında. hayatın rüzgarında soğuğunda. yaşamın anlamı gelir seni bulur.sevdiklerin birer birer kalbinde dirilir. uzaklardaki güneş seni ısıtır. çocukluğun gün gibi karşında durur. ve elinden tutar seni yaşatır.
Yazar : Muhammed Aksoy