İstanbul
Şiirlere dekor , şairlere ilham kaynağı olan şehirler vardır. Bir ressam o şehre bakarak boyayabilir en güzel tablolarını, bir şairin bir yazarın bir sanatkârın muhayyilesi o şehirle gelişir. Bazı şehirlerde insanın kalp atışı değişir. İstanbul o güzide şehirlendendir.
Eminönü’ne vardığınızda sizi yeni cami karşılar olanca içten ve manevi duruşuyla. İçinde huzur saklıdır. Dışarıda bir insan seli akar. Vapurlar kalkar diğer güzide semtlere doğru . Hepsinde Atalardan bir yadigar görmek mümkündür.hepsinde bir çaba bir gayretin izlerini sürmek mümkündür.
Eğer bir boğaz vapuruna bindiyseniz boğazın sularında içinize bir coşku bir yaşama hevesi gelmemesi namümkündür. Martılar boğazın eşsiz güzelliğine daha bir canlılık getirirler adeta. Kıyılarda ki Topkapı sarayını selatin camilerini görünce ecdadımızın gayretlerini müşahade edip göğsünüzün kabarması kavidir.
Her yerinde ayrı bir tarih dokusu olan bu şehirde nereye gitseniz bir eski ama eskimemiş bir yapı ile karşılaşırsınız. Bu şehirde kaybolmak bile güzeldir. Kaybolmanız demek bilmediğiniz yerler görmeniz demektir. Eğer istanbulda kaybolduysanız yönününüzü ararken görmediğiniz tarihi bir yapı ile karşılaşmanız çok sıradan bir hadisedir.
Asya ile Avrupa arasında köprüdür. Bu sebeple yolcular illa ki istanbuldan geçecektir. Bu ticaretin canlı olması demektir. Buda iş sahasının çok olması demektir.
Boğazına suları insana huzur katar. Ağaçları yeşili insanı dinlendirir. Kuşlara ve başka birçok
canlıya gönüllü ev sahipliği yapar İstanbul. Göçmen kuşların uğrak yeridir. Kuşlarda işini bilmektedir.
Bir şehir hem sosyal alan itibariyle bu kadar iyi olup hem bu kadar tarihi içinde barındırıyor, hem doğası bu kadar harika ise, o şehri korumak elzemdir. Şehri tüketmemek lazımdır. Üzerine titremek gerekir. Şehir bir tanedir çünkü. Yaratıcı’ nın bizlere emanetinidir. Korumak iyi bakmak gerekir.
Başka canlıların hayatlarına, yaşamalarına saygı duymak gerekir. Sadece insanlar kalsa bu şehirde hiçbirşeyin hiçbir değeri olmayacağına göre, diğer canlıları da yaşatma derdinde olmalıyız.
Gökdelenler, yerine bahçeli, bahçesi yeşil rengarenk çiçeklerle çeşit çeşit meyve ağaçları ile dolu bir şehir görmektir muradımız. Hava kirlenmesi had safhaya ulaştığında o zaman neye hizmet eder çabalarımız ? Yaşama hizmet ettikçe devam edecektir huzur istanbulda ikametine.
Demem o ki daha dikkatli olunmalıdır yerleşim yerleri vs. açılırken, denizin mavisi ormanın yeşiline karıştığında güzeldir İstanbul. İstanbulu İstanbul yapan güzellikleridir en çok ta. Şehrimizin değerini bilmeliyiz.
İstanbuldan bu kadar bahsedip onunla alakalı güzel bir kitaptan bahsetmemek olmazdı deyip sözü huzur kitabına getirelim. Ahmet Hamdi Tanpınarın yazdığı Huzur romanınn konusu İstanbulda geçer. Romanın kahramanları İstanbullu dur. Mümtaz ve Nuran karakterleri üzerinden İstanbulu anlatır yazar. Bir eski İstanbul vardır romanda. Boğazı anlattığı kısımlardaki benzetmeler ve üslup eşsizdir. Adeta istanbulun resmini çizen bir ressam gözüyle anlatır boğazı Ahmet Hamdi. Adalar’da romanın dekorları arasındadır. Bir İstanbul romanıdır. Bir yakın dönem romanıdır. Karakterleri üzerinden doğu Batı analizleri yapan Ahmet Hamdi iki tarafıda derinlemesine inceler. Ve Türk Musikisi de romandaki üzerinde durulan konulardandır. Bir şarkının hissettirdiklerini öyle duru anlatır ki, Amet Hamdi nin eşsiz bir yazar olduğunu düşünüyor insan kitabı okuduğunda.
Yazar : Muhammed Aksoy